İş Yerinde Felsefe

Published by Telâkki Sosyal Bilimler Platformu on

Yazan: Mark Addis

Çeviren: Aysun Şen Altındaş

Felsefe, insan varlığının her yönüyle ilgilenir ve insana dair çoğu problem felsefeyi bir etkinlik olarak niteleyen sürekli sorgulama, varsayım testi ve rasyonel analizden yararlanır. Dolayısıyla, düşünerek yaşayan bizler için ana sorun felsefenin önemini akademik çevrenin dışına, özellikle de halka anlatmak olmalıdır. Bunun yerine, yirminci yüzyılda felsefenin giderek profesyonelleşmesi, İngilizce konuşulan dünyada halka yönelik felsefe miktarında bir azalmayı beraberinde getirmiştir. Sonuç olarak, felsefe değerinin altında kalmıştır ve halk aydınlarının İngilizce bir kültür yaratması engellenmiştir. Bu durumu düzeltmek, profesyonel filozoflar ile eğitimli halk arasında işbirliğini gerektirir. Buna dair denemelerde farklı seviyelerde başarıyla karşılaşılmıştır, bu yüzden neyin iyi çalıştığı ve nelerden kaçınılması gerektiği üzerine düşünmek faydalıdır.

Dünyanın geri kalanına felsefi katılımın [philosophical engagement] üç ana türü politika oluşturucular, halk ve felsefenin kullanıcıları vasıtasıyladır. Çeşitli alanlarda (genellikle tıbbi araştırma ve eğitim gibi ahlaki boyuta sahip olanlarda) politika oluşturmaya katkıda bulunan filozoflarla veya eğitimli genel okuyucuyu hedefleyen felsefeye girişlerle birlikte ilk iki tür en yaygın olanlardır. Felsefe kullanıcılarıyla olan uğraş ise çok daha az sıklıktadır. Burada sorun, felsefedeki araştırmacıların, diğer disiplinlerdeki akademisyenler de dâhil olmak üzere araştırmanın meyvelerini kullanan insanlarla daha yakından nasıl çalışabileceği ile ilgilidir. Felsefi kavramların ve düşüncelerin bu şekilde kullanımı, özellikle sosyal bilimler alanında giderek daha yaygın hale gelmektedir. Felsefi katılım kapsam yönünden çoğu kez uygulamalı etik ile eş anlamlı kabul edilir fakat bundan çok daha fazlasını kapsar. Alanın genişletilmesi, filozofların etkileşimde bulunabilecekleri felsefenin kullanıcıları hakkında daha yaratıcı hale gelmelerini ve bu etkileşimde başvurabilecekleri felsefi alanları içermektedir.

Bu tür bir katılımın değerini beşeri bilimlerin önemi için yapılan tartışmaların doğrultusundan ziyade oldukça genel terimlerle kurmak mümkündür. Bir seçenek bunun uygulamada nasıl çalıştığının örneklerini sunmaktır. Bu yüzden şimdi felsefede kullanıcı katılımı alanı ve bunun ortaya çıkardığı daha kapsamlı konulara dikkat ederek kendi çalışmamdan alınmış bir örneğe geçeceğim.

Yapıcı Olmak

Yakın zamanlarda, ustalığa/uzmanlığa dair felsefi düşünceyi inşaat şirketlerindeki pratiğin geliştirilmesi üzerine uyguladım. Araştırmanın ilk aşaması İngiltere’nin Sanat ve Beşeri Bilimler Araştırma Konseyi tarafından finanse edildi. Ustalık, epistemoloji ve zihin felsefesindeki konularla ilgili olduğundan pratik türden konulara değinmek için çalışmayı felsefenin bu temel alanlarında kullandım.

İnşaatın, diğer bütün disiplinlerin felsefeden en uzak olanı olarak görülmesinden dolayı arkadaşlarımın araştırmama dair ilk ortak tepkisi onu oldukça tuhaf ve kafa karıştırıcı bulmaktı.  İkisi arasındaki bağlantı hem bilme hem de yapma ile ilgili olan iyi uygulama vasıtasıyladır. Bu nedenle felsefi düşünüş, pratikte ortaya atılan konularda daha fazla netlik sağlar ve daha iyi anlayış, gelişme sürecinin bir parçasıdır. Örneğin, inşaattaki birtakım faaliyetlerin gerçekte ve teorideki terimlerle temsili önemli ölçüde farklılık gösterir. Yanlış temsillerin önemli bir kısmı şirketlerdeki bilgi yönetimi alanında gerçekleşmektedir ve bilgi türleri üzerine felsefi düşünüş bu uyuşmazlığın nasıl gerçekleşmiş olabileceği üzerine ışık tutar.

Mükemmel endüstri bağlantıları olan inşaat alanında akademik bir uzmanla çalıştım. Felsefe ile kullanıcı katılımının geliştirilmesi için disiplinler arası araştırma, irtibatlar ve ortaklıklar çok önemlidir. Eğer filozoflar bu tür bir işbirliğini dikkate almaları için şüpheci üst düzey endüstri personelini ikna edebilecek bilgi ve endüstri erişimi olan üniversite meslektaşlarıyla iş birliği yapabiliyorsa, araştırmalarının potansiyel kullanıcılarıyla (bunları ‘uygulayıcılar’ olarak adlandıralım) çok daha kolay ilişki kurabilirler. İnşaat gibi bazı sektörlerde, bu gibi meslektaşların yardımına gerek duyulmaksızın, şirketlere girmek neredeyse imkânsızdır.

İlk temas kurulduktan sonra, uygulayıcılarla yapılan başarılı katılımın karmaşıklığını yönetmek filozofların projeye yönelik tutumlarıyla çok yakından ilgilidir. Tüm disiplinlerden gelen akademisyenler bazen endüstri ile etkileşime teorik cevapları olduğu varsayımıyla yaklaşırlar ve bütün gerekli olan bunların uygulanmasıdır. Endüstride hâlihazırda var olan uygulamalara bir yandan belli bir oranda itibar ederek bir yandan da eleştirel bir tutumu sürdürmek daha olumlu sonuçlar doğurma eğilimindedir. Benzer bir şekilde, endüstriyi öğrenmek için istekli olmak, başarılı iş ortaklığı oluşturmak için yardımcı olur. Bu tür bir öğrenmeyi elde etmek, sadece gerçekleri edinme değil aynı zamanda mevcut kültürü anlama meselesi olduğundan biraz zaman alabilir. Benim durumumda bu, çeşitli ofisleri ve inşaat sahalarını ziyaret etmeyi gerektirmişti.

Saha Üzerine Anlayışlar

Uygulayıcıların felsefe ile ilgilenmesini sağlamak, onların ilgisini çekmek için doğru konuları bulmayı gerektirir ve bunun için de sanayi bilgisi çok önemlidir. Örneğin, inşaat, şirketlerin iyi personeli işe alma ve elde tutma kabiliyetlerini etkileyen kötü bir toplumsal imaja sahiptir. Sorunun bir kısmı, inşaat hesaplarının oldukça indirgeyici ve olgusal olma eğiliminde olmasıdır ki bu da sanayinin çıkar ve başarılarını iletmesini zorlaştırır. Çalıştığım şirketler, uzmanlığa dair felsefi düşüncenin endüstride vaat edilen vasıflı işin olumlu ve bilgilendirici yanını arttırmak için nasıl istihdam edilebileceğiyle ilgiliydiler. Sorulduğunda, hem endüstrinin içinde hem de dışında birçok kişi, inşaatta önemli olan bilginin olgusal (çoğunlukla teknik) bilgi olduğunu söyleyebilir. Fakat bu belirli durumlarla (özellikle insanlarla uygun bir şekilde ilgilenmeyi içerenlerle) nasıl başa çıkılacağıyla ilgili çoğu kez olgusal olmayan [non-factual] bilgi gerektiren inşaattaki çalışma deneyimiyle çelişmektedir. Örneğin, sosyal konutların yenilenmesiyle uğraşan bir marangoz, iş için fiziksel mekân, kiracı ve zaman kısıtlamaları üzerine pazarlık yapmalıdır. Ustalık felsefesi, olgusal bilgi ile bir şeyin nasıl yapılacağına dair bilginin ustalık üretmek için ꟷmarangoz örneğinde gösterildiği gibiꟷ nasıl bir araya geldiğiyle ilgilidir. Ayrıca marangoz örneği, ustalık felsefesinin, ustalığın bağlama karşılık verebilme yeteneği ile ilgili olduğu fikrine verdiği önemi de göstermektedir. Usta marangozlar (ustaların genelinde olduğu gibi) bağlamla ilgili özellikleri tanımlayıp hızlı bir şekilde çözümlere ulaşırken daha az nitelikli olanlar için neyin önemli olduğunu tanımlamak daha zordur.

Başından beri zorluk, insanların meşgul olduğu ve felsefeyle daha önce hiç karşı karşıya kalmadıkları ya da çok az kaldıkları bir durumda felsefi kavramların etkili bir biçimde nasıl iletileceğiyle ilgiliydi. Bu özellikle önemliydi çünkü onlardan şirketlerinde değişim getirmeleri için bu fikirlerin sahiplenilmesi istenmişti. Bu zorluğun üstesinden gelmek, ustalıkla en alakalı felsefi düşüncelerin tanımlanması ve bunların ön plana çıkartılması ile birlikte oldukça soyut noktaların nasıl daha somut yapılabileceği hakkında düşünmeyi içermekteydi (kelime oyununu bağışlayın). Örneğin, bilgi yönetimi stratejileri vasıtasıyla olası problemler üzerine standart bir felsefi araştırma, başlangıç noktası olarak bir şeyin nasıl yapılacağını bilmek ve bir şeyin öyle olduğunu bilmek arasındaki ayrımı alabilir. Yine de, bir şirketle çalışırken, konuşmayı insanlardan güncel bilgi yönetimlerinin ne kadar iyi olduğu üzerine düşünmelerini istemekle başlatmak daha iyi görünürdü. Birçok inşaat ustası, (odak noktası olgusal bilginin sistematik bir şekilde toplanması ve depolanması olan) mevcut bilgi yönetimi stratejilerinin önemli bir kısmının pratikte iş performansını geliştirmede özellikle etkili olmadığını fark etmiştir fakat onların neden vaat edilen sonuçları vermediği konusunda emin değildirler. Şirketteki bilgi yönetimi ile ilgili sorular sormak, insanların kendilerini güvende hissettiği bir noktadan hareketle felsefi tartışmaların temelini oluşturabilecek olan tepkileri ortaya çıkarabilir.

Bir inşaat şirketi, herhangi bir büyük şirket gibi, bilgisayarda çok miktarda bilgi depolayacaktır. Doğruyu söylemek gerekirse, inşaat firmalarının tüm bilgilerini bu şekilde yönetmesi için hükümet ve sanayi organlarınca yaklaşık on yıl kadar süren bir baskı yapılmıştır. Böylece mimarların planları, sözleşmeler, stok seviyeleri, malzemelerin teslimatları hakkında bilgi, inşaat yönetmelikleri, kalite kontrollerinin kayıtları ve her türlü izlek bilgisayar ortamında saklanır, yönetilir ve tüm süreçler kalite standartlarına ve en iyi uygulamalara uyumu sağlamak için izlenebilir. Prensipte bu harika görünüyor fakat pratikte bu şekilde depolanamayan önemli bilgi türleri vardır: Bu bilgi türleri onlara sahip olan bireylerden anlamlı bir şekilde ayrılamayabilir. İşler yolunda gitmezse onları düzeltmek için bir yargı gereklidir ve (marangoz örneğinde olduğu gibi) bu yargı kısmen ilgili kişilerin karakterleri, yetenekleri ve bağlama ilişkin olgusal olmayan bilgiye bağlı olabilir. Örneğin, eğer bir teslimat gecikirse ve işçiler bu nedenle günün planlanan işini garanti edemezlerse, şantiyedeki yöneticiye birçok olası seçenek açık hale gelebilir. Benzer şekilde, eğer taşeronla ilgili bir sorun ortaya çıkarsa bu sorunu çözmenin en iyi yolu bağlama ve taşeronun kişiliğini değerlendirmeye bağlı olabilir ve bunlar kolayca bilgisayardaki bir protokole indirgenemeyebilir. Bu, yönetim tecrübesi ve insan bilgisinin kanaate dayalı karar verebilme becerisinde hayati önem kazandığı andır. Farklı bilgi türleri arasında karmaşık bir etkileşim vardır ve bunun dikkatle incelenmesi bilgi ve eğitim yönetiminin daha incelikli yollarının geliştirilmesini sağlayabilir.

Endüstriyle felsefi olarak meşgul olmanın genel bir problemi temel teorik içeriğe sahip olmakla uygulanabilecek kadar basit olan analiz ve eylem ilkeleri üretmek arasında bir dengenin kurulmasıdır. Özenle düşünülmüş araştırmaların çoğu herhangi bir etki yaratmayı başaramamaktadır çünkü bu, olası kullanıcıların verimli bir şekilde üstesinden gelebilmesi için çok karmaşıktır. Benim için şirketlerle iş yaparken içerikle pratiklik arasında bir denge kurmak dikkate alınması gereken çok önemli bir konuydu.

Bu tür çalışmaların sonuçlarının iyi bir şekilde dağıtılması sunumların, hem felsefi hem de uygulayıcı izleyicilere uygun bir şekilde nasıl uyarlanabileceğini göz önünde bulundurmayı gerektirir. Uygulayıcılar için, ilgili endüstri organları ve dergileri araştırmaya değerdir. Genel olarak, uygulayıcıların felsefeyle olan meşguliyetine dair deneyimim hem yürütülen fiili çalışmalar açısından hem de bu tür bir etkileşimin ortaya çıkardığı konulara sağladığı fikir açısından faydalıydı. Bu deneyim, içinde bulunduğum inşaat şirketlerindeki felsefeye yönelik tutumu değiştirdi ve daha net düşünmenin iş başarısına katkıda bulunabileceği fikrini güçlendirdi. Felsefe ile kullanıcı meşguliyeti, az gelişmiş fakat olasılıkları daha fazla araştırmaya değer bir alandır.

© Prof. Mark Addis 2013

Mark Addis, Birmingham Şehir Üniversitesi’nde [Birmingham City University] Felsefe Profesörüdür.

Çeviren: Aysun Şen Altındaş


0 Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.